RSS

GÜZ ŞARKISI

03 Şub

Yine dayandı kapıya soğuk karanlıklar
Elveda, kısacık yazlarımızın parlak ışığı!
Kasvetli darbelere boyun eğen odunlar
Daha şimdiden inletiyor avluları.

Bütün bir kış saracak benliğimi
Kin, titreme, korku, zoraki iş, emek,
Ve kutup cehennemindeki güneş gibi,
Kalbim kızıl bir buz kütlesine dönüşecek.

Düşen her odunu titreyerek dinliyorum,
Kurulan darağacı gibi çıkıyor sesleri.
Bir kuleye benziyor benim ruhum,
Yorulmaz ağır koçbaşıların yere serdiği.

Sanki kapılıp gittiğim o tekdüze vuruşlar,
Bir yerlerde acele çakılan bir tabutun sesi.
Ölen kim? – Yaz geçti, şimdi sonbahar !
Bu gizemli gürültü bir yolculuğun habercisi

Seviyorum iri gözlerinizin yeşile çalan ışığını,
Tatlı güzel, ama şimdi her şey bana zehir gibi,
Ve hiçbir şey, ne aşkınız, ne gelin odası,
Ne ocak, tutmaz denizde parıldayan güneşi,

Yine de sevin beni, şefkatli yürek! Analık edin,
İster nankörün teki, isterse rezilin biri olsun,
İster sevgili, ister kız kardeş, batan bir güneşin
Ya da görkemli bir güzün o tatlı demi olun.

Bir anlık iş! Bekliyor mezar; susamış ölüme!
Ahl Bırakın da başımı dizinize koyayım,
O ak pak ve kızgın yazın hasretini çeke çeke,
Son güzün o tatlı, solgun ışığının tadını çıkarayım!

Charles Baudelaire
Çeviren: Yakup Yaşa

 
 

Etiketler: ,

Yorum bırakın