RSS

Etiket arşivi: Ersin Ergün

Buluşamadılar

gri bir gölgeydi adam
saat kulesinin altında
kadın bir güldü solmuş
kendi gölgesi altında
işte öyle beklediler
sağınıp kendi gölgelerine
hem yakın hem uzak
birbirine

önce adam yürüdü
gölgesinden usanıp
az ötesinde kadın yürüdü
çıplak bir telaşla yürüdü
ve sonra durdu birden
nereye diye sordu
adam gidiyordu kendine
gidecek başka yeri yoktu
sonra adam sordu
kadın da gidiyordu kendine

aynı yoldaydılar aynı nedenle
ne adam dokunabildi kadının kalbine
ne kadın adamın kalbine
buluşamadılar

Ersin Ergün

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Aralık 2012 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Beni Tarihle Yargıla

titrek bir mum alevinin
havaya bıraktığı bulanık bir is
ve yollara dökülen göz gözü görmek bir sis
değildik biz.
bir genç kızın çeyizlik elişiydi
ve gerdek gecesindeki bir gelin gibi dişiydi
yalın yürek üzerinde koştuğumuz deniz.
beni yaşamımla sorgula
iki gözüm
beni yüreğimle
beni özümle.
bilimle anla beni tarihle yargıla.

bir gece şafak sökmeden asılacağım

bal değildir
ölüm bana
idam gül değildir bana
geceler çok karanlık
gel düşümdeki sevgilim
ayışığı yedir bana.

duygu bana
öykü bana
yaşadığım her saniye
roman gibi her an bana
hücremde yalnızım gel
gel düşümdeki sevgilim
soyunup hazırlan bana.

dostum bana
sevdam bana
soluğunu geçir bana
uyku tutmuyor gözüm
anılar sıraya girdi
gel anne süt içir bana

mektup bana
kitap bana
sohbetiniz gibi sıcak
yumşak döşek serin bana
yatınca üşümeyim
sohbetimi kuran dostlar
güneşi de verin bana

kağıt bana
kalem bana
bilim verir dilim bana
yaralarımı tarih
ve umut iyileştirir
su verir yüreğim bana.

ah… aşk ve dostluk aynı yerden doğar
sadece bir öpüşlük fark var aralarında.

ah… ben hasrete tutsağım
hasretler tutsak bana.
bıyığımdan gülüş sarkmaz
bıyık bırakmak yasak bana
mahpus bana
sus bana
yağlı ilmek boynuma
sevgili yerine koynuma
idamlar alır
idamlar alır
yatarım.
ölümün kıyısında yaşamak bana
tabut bana
mezar bana
toprak bana
hoca ve dua istemez biraz şafak getirin bana
ve sonra sabırla beklerim:
bulutları çekersiniz üstümden
suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız
ve o güzel geleceği getirirsiniz bana
ölüm tanımaz işte o zaman sevgim
tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına
doğrulurum.
gözlerimde güneş koşar
ve çiçekler ekersiniz toprağıma.

biraz sonra asmaya götürecekler beni,
biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni

hoşçakalın sevdiklerim
dört mevsim yedi katı mavi gök bütün doğa
hoşçakalın

hoşçakalın sevdalılar
çocuklar üniversiteliler genç kızlar
sonsuz uzay gezegenler ve yıldızlar
hoşçakalın

hoşçakalın senfoniler
oyun havaları sevda türküleri ve şiirler
bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
dağlarında yürüdüğümüz toprak
yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler
hoşçakalın

hoşçakalın ağız tadları
sıcak çorbam çayım sigaram
havalandırma sıram banyo sıram kelepçe sıram
kalemimi ve saatimi ve kavgamı bıraktığı sevgili dostlar
hoşçakalın

hoşçakalın anılarımı bıraktığı insanlar
mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
yedi bölge dört deniz yedi iklim altmışyedi şehir
okullar mahalleler köprüler tren yolları
deniz kıyıları balıkçı motorları takalar
asfalt yollar boyu dizilmiş fabrikalar
ve işçiler
ve köylüler
ve iki halk
hoşçakal ülkem.

hoşçakal dünya
hoşçakalın dünyanın bütün halkları.
sınırlı olmayan mekana
sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
en sevda halimle
en yaşayan halimle
gidiyorum dostlarım
hoşçakalın
hoşçakalın

beni yaşamımla sorgula
iki gözüm
beni yüreğimle
beni özümle.
bilimle anla beni
felsefeyle anla beni
tarihle anla beni
ve öyle yargıla.

Ersin Ergün

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Aralık 2012 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler: