RSS

Etiket arşivi: Ahmet Ada

Berfo Ana

gece uzun sürüyor Berfo Ana
kapıyı açık tut, yüreğini
derelerin fısıltılarına aç
bugün tasanda değişen bir şey yok

“ey oğul, gücün mü tükendi cellâtların
elinde, nereye savurdular kemiklerini?”

gece uzun sürüyor yarın cumartesi
İçerenköy’den Galatasaray Meydanı’na
hava soğuk, şubatın mavi rengi
Cumartesi Anneleri’nin yüzünde

“ey oğul, ölürsem kemiklerin bulunmadan
gömmeyin beni de”

ah Berfo Ana, ölçtün ve tarttın
bedeninde adaleti, boş, yeğin.
geçemediler, geçemeyecekler direncini
böylesine bağlayıcı yüksek ateşin

Ahmet Adaberfo-ana-siiri

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Şubat 2016 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler: ,

Ölüm ve papatyalar

kim biliyordu papatyaları çok
sevdiğimi? bi dolu papatya
getirdiler hastanedeki odama
taşıdılar göğü, kırı, ırmakları
serçe sürülerini böylece

iyilik, hep odur mavi aydınlığı
denizin, duraksar düşünürüm
bir salyangozun ömrünü bile
kimselerin umurunda olmasa da

ölünce papatyaları göremem,
ah o kavakları, o kavakları
hep onlardır acımı dindiren
yuvarlanan yıldızlar, takımyıldızı
odamdadır

geldi, geldi işte yokluyor Pars
ah papatyalar, papatyalar

Ahmet Adapapatya-siiri

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Şubat 2016 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Ölüm

yavaş yavaş yaklaşıyorum ölüme
Pars, apartman boşluklarında, ara
sokaklarda bekliyor beni paslı orağıyla,
sessizce götürecek ben yoksulu

Pars, usulca götürecek ben yoksulu,
fitili kısık lambaya dönecek gözlerim,
kavaklara bakacağım, hiçbir şey gelmeyecek
elimden, aşmaktan başka eşiği

bir ağaç altı mı olur, deniz kıyısı mı,
bir odada tüy gibi uykuda mı,
kim bilir ne zaman gelecek
dağınık masamın başına?

Ahmet Adaolum

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Şubat 2016 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Çiçek kokan ağzı

yel ile koşuda birinci seçilmiş rüzgâr
böyle dedi deniz kıyısındaki nar ağacı
denizden konuşuyoruz gölgesinde
koya giren uykulu denizden

gül ile koşuda sonuncu olmuş sümbül
böyle dedi terastaki gecesefası
gülüyoruz, bir kuş sesi bize katılıyor
bir kırlangıç çok alçaktan uçuyor

dedim ki nar ağacına, gecesefasına
güzeldir nisan yağmuru üstümüze
başımıza yağınca, sığırcıkların
ansızın inişi gibi ovaya

güzeldir bir sevgilinin çiçek kokan ağzı
yağmurda eğilirken yalın toprağa

Ahmet Adasevgilinin-cicek-kokan-agzi

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Şubat 2016 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Felsefe – Gül göçüğü

Felsefe

Denize yakın oturuyorum, evden
Geldim, birkaç dergi kitap
Aldım yanıma, kuşları çağırdım
Yorulup konmuşlar tele

Kötü alışkanlıklarım yok, sessiz
Sedasız okuyorum denizi, taşı,
Deniz kabuklarını, kamaşıyor gözüm
Güneşin terazisinde, akşam saatlerinde

Felsefedir bana çiçeğin açmazı
Taşın uğultulu sesi, rüzgârın çıkrığı
İnsan her zaman yalnız kalmaz
Bütün tabiat dolar içeri

Gül göçüğü

Bilmiyorum, gülün sesi var mı? Dokununca ‘eyvah!’ desin istiyorum. Gül yetiştiricilerini tükettik. Gül veren de yok. Hayal kurma dükkânlarını kapattık. Söz silahşorları bilge şairler dönemi bitti; şöyle çalımlı yürüyen ‘abdal’. Asfalt yerdeyiz, gül yetiştirilecek toprak kalmadı. Rüyalar eşyalaştı. Rüzgâr koyaklarında ya da bir papatyanın içinde yitmek istiyorum.

Gül göçüğü zamanı geçiyor bir yüzüğün içinden. Kalp burcu sokaklar gül kokmuyor. Varlığımız buharlaşıyor acemiliğimizden. İşte tam da bu yüzden hançerem patika türküleriyle dolu. Yürüyorum parka doğru.

Ahmet Ada

 
Yorum yapın

Yazan: 18 Şubat 2014 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler: