RSS

Etiket arşivi: Cesare Pavese

Yeniden Doğuş

Ağır, yorgun titreyişiyle
bir başka yitik alevin,
yavaşça çözülüp yok oluşuyla
artık uzak aşkımın
(gene de kanatlandırmıştı beni
dünya üzerinde yükselmem için
ve pek çok tatlı ve gizli şey
söylemişti kulağıma,
yo, daha derine, yaşayan yüreğime,
tatlı, heyecanlı şeyler,
kimsenin asla bilmeyeceği,
bir daha asla söze dökemeyeceğim),
bütün düşlerimin amansız çözülüşüyle,
ölüşüyle başka bir yanılsamanın;
geri döner ruhuma tekdüze ritmi bir zamanların,
korkunç, hep aynı yaşam
ve saldırısı yararsız düşüncelerin,
bitimsiz külrengi arzulayışım
ortasında dünya gösterisinin,
hep aynı
ama öyle gizemli ve korkunç ki
sevinçleri ve acılarıyla,
gözlerini yumdurup içine döndürür insanı,
ani bir uğultuyla sanki
beyinde yankılanan.
Ama böylesine boş ve hüzünlü yaşamda,
çok önceleri dağılmışken o güzel, sakin hayal,
yeniden yakalar beni kimi zaman,
vahşice sökün ederek,
arzulu kıvranışlar,
delice boğuntular,
yakıcı, birden
açılan eski yaralar gibi
şiddetli bir çarpışla,
kesik ve öfkeli kanatları
büyük bir düşün, yaşadığım
ne olduğunu
tam anlamadan.
Arzulayış bütün kadınları, sokaktan geçen,
bir yüzü, güzel bir bedeni,
tensel bir ateş kanımda uğuldayan.
Dalgın, izlerim geçen kadınları
ve her defasında bıraktığımı sanırım
yolları üzerine,
öylesine ılık ve güzel kokan,
parçalanmış etim ve kanımdan canlı bir özlemi.
Hepsi geçiverir yanımdan ve sonra,
yitip giderler sonsuza dek.
Kıskanışım görkemli aşk intiharlarını,
son çılgın sarılmanın kanla kaplandığı,
göz alıcı, kırmızı
ve kana bulandığı yastıklar ve tabancanın
ve her şeyin sanki yüceldiği,
sarsılıp uğultuyla
ve kararsız gözlerin öldüğü
gözlerinde o kaygısız yüzün, şimdiden soğumakta olan,
ağız umutsuzca
o ağzı ararken, hâlâ taptığı.
Delice arzum kahramanca bir eylem için:
Dünyanın üzerine yükselip onunla
içime kapanabileyim, mağrur,
en azından hareketlerimle yatışısın,
utkulu bir anda,
o ateş, yüreğimi boğan
ve sustuğunda benim için daha korkunç olan.
Benliğimi saran yüceliş karşısında her büyük eserin,
her engin ve dev gösterinin,
büyük bir istasyon karşısında,
üzerinde denize uzanan bir rıhtımın,
çok büyük gemilerin arasında
ve belirgin gücü arasında bucurgatların,
uğultuların, antenlerin,
sonsuzluğa uzanan.
Ama bu zavallı, sancılı alevlerin ardından,
şiddetli kıskançlıkların ve aşk özlemlerinin,
utkulu yücelmelerin ardından,
çaresiz, her zaman,
bir darbe gibi, olanca gücümü tüketen,
ama korkunç bir acıyla
beni ürperten;
içimi yakıp yüreğimi sızlatır
ani bilinci içimdeki illetin,
bilinci ruhumdaki çaresizliğin,
korkunç çaresizliğin,
özü bezginlik ve bıkkınlık,
ödlekçe acizlik
ve umutsuzluk olan.
Ve bazen ani bir düşünceyle bu dehşet çöker üzerime,
ünlü bir kitapla,
yüceltirken kendimi yüce ruhunda
bir şairin,
o zaman birden ruhumu parçalar
yüreğimi boğar
her güzel meltem,
buz keser içimdeki her alev
ve ben pek yüce bir anda, çevreme bakarım,
artık kanım çekilip damarlarımda,
alev alev yanaklarımla solgun,
gözyaşıyla yüklü hissederek kendimi,
dayak yemiş bir çocuk gibi,
ama büyük bir yalnızlık içinde,
beni sessiz kılıp her isyanıma ket vuran,
bir sancının uyuşukluğuyla sanki,
dinsel bir durgunluğun,
dile gelmez acıyla yüklü,
acımasızca ruhumu ezen,
ama derin bir sessizlik içinde.
Ama sonra hemen kalkarım ve bedenim kıvranır,
ürperir, sarsılarak
dizginsiz hareketlerle
ve büyük haykırışlar dolar boğazıma,
göğsümü sarsar parçalarcasına,
sakınımsız ve acı çekerim
korkunç acı çekerim,
umudum olmadan,
yiterek engin yıkımımda.
Ve intihar düşüncesi de,
geçmişte bana gülümseyen,
kaldıramaz artık o taşı yüreğimden,
acı çekerim, korkunç acılar.
Sonra, daha tedirgin ve alçalmış,
acı çekerek,
uğultulu bir dinginlikle,
eski tekdüze ritmime dönerim,
korkunç hayata, hep aynı olan
ve eziciliğine yararsız düşüncelerin,
bitmek bilmez külrengi yanıp tutuşmalarıma,
artık hiçbir şey görmeden, hiçbir şey duymadan,
umutsuz yankısı dışında
büyük yıkımımın.
Ve yollarda dolaşırım,
sessizce,
yalnız
ve artık hiçbir şey sarsmaz beni
ve soğukluğumu duyarım ama hiç yararı olmaz
çünkü yüreğimdeki tek şey özlemdir
yitirdiklerime duyduğum,
ruhumdaki çaresizlik yüzünden,
korkunç çaresizlik, özü bezginlik ve bıkkınlık
ve umutsuzluk olan.
Ve böyle dönerim seyretmeye dünya gösterisini,
hep ama hep aynı gösteri.
Yaşam, korkunç yaşam,
sen ki yakıcı bir acıyla sarsardın beni
ve altüst ederdin yüreğimde
kanımın her damlasını,
dile gelmez bir dolulukla,
sen ki rengimi değiştirirdin, sesimi, hatta hareketlerimi
her hafif belirişinde
derin gözlerinin,
koyu, karanlık,
dalgın
solgun hüzünlü yüzde
altında küçük sarı bulutun,
bedeni gibi narin,
uçucu yumuşak saçların:
Yaşam, düşsel yaşam
niçin söndün
böyle yüreğimde?

[17 Ağustos 1927]

Cesare Pevese
Çeviri: Kemal Atakay

 

Etiketler: ,

Gece Hazları

Biz de durup dinleriz geceyi
rüzgârın çırçıplak estiği an: rüzgâr
soğuğudur yollar, kokular hep inmiş;
burun kanatları sallanan ışıklara kalkar.

Bir evi vardır hepmizin, bekleyen
dönmemizi karanlıkta: bekleyen bir kadın
dayanamamış uykuya: oda sıcaktır kokularla.
Habersizdir rüzgârdan uyuyan kadın
düzgün soluklarla; gövdesinin ılıklığı
içimizde mırıldanan kanın aynıdır.

Yıkamada bizi bu rüzgâr, esen derinliklerinden
karanlığa açılan yolların; çıplak
çırpınmada burun kanatlarımız donmuş
ve sallanan ışıklar. Her koku, bir anı.
Karanlıkta uzaklardan çıkıverdi bu rüzgâr,
yüklenen kente: çayırlardan, tepelerden aşağı
güneşin otları ısıttığı hâlâ ve karardığı
toprağın kanla ilikle. Anımız
keskin bir koku, azıcık tatlılığı
deşilmiş toprağın, derinliklerinden
kışa yükselen soluğu. Bütün kokular dindi
karanlık boyunca ve kentte
rüzgârdan başka hiçbir şey ulaşmıyor bize.

Bu gece uyuyan kadına döneceğiz,
gövdesini aramaya buz tutmuş parmaklarımızla
ve kanımızı sarsacak bir sıcaklık, kanla ilikle kararmış
bir toprak sıcaklığı: bir yaşam soluğu
onu da ısıttı güneş ve şimdi çıplaklığında
en tatlı yaşamını keşfediyor,
gündüz yitip giden ve toprak tadında.

Cesare Pavese
Çeviri: Egemen Berköz

 
 

Etiketler:

Yalnızım

    Yalnızım, yaslanmışım sisin içinde
bir yoldaki ağacın gövdesine
ve yüreğimde yalnızca
senin anın,
soluk, engin,
yitmiş soğuk ışıklarda, uzak
her yerden, ağaçlar arasında.
     Ama kimi zaman daha ateşli bir sızı
titretir yüreğimi,
o zaman eğilirim, kendimi sıkarak,
neredeyse uzatmak, daha ateşli duymak,
içimde hapsetmek için
bu amansız titreyişi.
    Senden kalan tek şey,
bu acısını çekebilme gücü,
soğuk yalnızlıkta,
yitik görüntünün,
sarışın ruhunun,
hüzünlü ateşin varlığındaki,
ölen, sonsuza dek ölen benim için.
    Tek isteğim yaslanabilmek,
boynum bükük, kara bir gövdeye
ve acısını çekmek yüreğimde
güzel anının,
tatlılıkla içimi yakan,
ama öyle hüzünlü ve acı verici ki,
anınla bir oldu bütün ruhum.
    Acı çekmek, tek başıma dünyada,
uzak sisin içnde,
amansızca çevremi kuşatan,
sessizce.

(18 Ekim 1927)

Caser Pavese
(Çeviren Kemal Atkay / YKY / S.262)

 
 

Etiketler:

Çalışmak Yorar

Evden kaçmak için yolu geçmeyi
yapsa yapsa bir çocuk yapar.
çocuk değil ki artık
bütün gün sokaklarda sürten bu adam
üstelik evden de kaçmıyor.

Hani yaz ikindileri vardır
meydanlar bomboş uzanır batan güneş altında,
geçip gereksiz bitkilerle bir bulvardan
durur yalnız adam.
Değer mi bunca yalnızlık, gittikçe daha yalnız olmak için?
Boştur yollar meydanlar yalnız gezildiğinde.
Oysa bir kadın durdurmalı
konuşup da birlikte yaşamaya inandırmalı,
yoksa hep kendisiyle konuşur insan. bunun için de
kimi vakit körkütük olur geceleri
ve anlatır durmadan, anlatır yapıp edeceklerini.

Böyle ıssız meydanda bekleyerek
rastlanmaz elbette kimseye, ama dolaşırken sokakları
durduğu olur insanın şöyle bir.
Olsalardı iki kişi, başka olurdu ev
sokaklarda bile. Kadın olurdu, değerdi dolaşmaya.
Gece kimsecikler kalmaz meydanda
Oradan geçen bu adam görmez
yararsız ışıklar içinden evleri
kaldırmaz artık gözlerini.
Kaldırımları dinler yalnızca
kendininkiler gibi nasırlı ellerin döşediği.
Doğru değil ıssız meydanlarda kalmak.
Mutlaka yolda olmalı o kadın
yalvarsan eve çeki düzen verecek.

Cesare Pavese
Çeviri: Bedrettin Cömert

 
 

Etiketler:

Alışkanlıklar

Ağaçlıklı yolun asfaltında sessiz bir göl
oluşturuyor ay ve arkadaşım başka zamanları anımsıyor
O zamanlar beklenmedik bir karşılaşma yeterdi ona
yalnız değildi artık. Aya bakarak
geceyi solurdu. Ama karşılaştığı kadının
titrek merdivenlerde yaşadığı kısa maceranın
kokusu daha taze. Sakin oda
ile ansızın beliren hep orada yaşama arzusu
doldururdu yüreğini. Sonra mehtapta
uzun yorgun adımlarla memnun geri dönerdi

O zamanlar kendisiyle çok iyi arkadaştı
Sabah uyanır yataktan atlardı
bedenini ve eski düşüncelerini yeniden bularak
Dışarı çıkmaktan hoşlanırdı yağmura bırakarak kendisini
ya da güneşe yıldızlara bakmaktan
apansız beliren insanlarla konuşmaktan zevk alırdı
Baştan başlamayı bildiğine inanırdı son güne dek
her yeni günle birlikte mesleğini değiştirerek
Büyük yorgunlukların ardindan oturup sigara içerdi
En büyük zevki yalnız kalmaktı

Dostum yaşlandı daha çok seveceği
bir ev istiyor bir gece dışarı çıkmak
ve ağaçlıklı yolda durup aya bakmak
ancak geri döndüğünde sessiz bir kadın bulmak
sakin bir kadın sabırla bekleyen

Dostum yaşlandı ve kendine yetmiyor artık
Geçenler hep aynı yağmurla
güneş aynı ve sabah bir çöl
Yorulmaya değmiyor. Ve mehtapta dışarı çıkmak
bekleyenin yoksa değmiyor.

Cesare Pavese

 
 

Etiketler: