272
La vita fugge et non s’arresta un’ora
Yaşam kaçıyor ve durmuyor bir saat
ve Ölüm geliyor arkadan dev adımlarla;
ve şimdiki ve geçmiş şeyler
savaşıyor benimle, gelecek şeyler de,
anılar ve umut bir bu yanını eziyor
yüreğimin bir o yanını; öyle ki, aslında,
kendime merhamet duymasam,
artık kurtulurdum bu düşüncelerden.
Karşımda beliriveriyor en küçük tatlılık
elemli yüreğin duyduğu; ama öte yandan
şiddetli rüzgârlar görüyorum yolculuğumda,
fırtına görüyorum limanda ve artık yorgun
dümencim ve kopmuş direkler ve ipler
ve sönmüş bir zamanlar baktığım güzel ışıklar.
273
Che fai? che pensi? ché pur dietro guardi
Ne yapıyorsun? Ne düşünüyorsun? Niçin bakıyorsun
asla geri dönmeyecek zamana hâlâ?
Huzursuz ruh, niçin odun ekliyorsun
durmadan ateşe, içinde yandığın?
Yumuşak sözler ve tatlı bakışlar,
tek tek betimleyip resmettiğin,
alındı yeryüzünden; ve çok iyi biliyorsun,
burada aramak onları yersiz ve çok geç.
Ah, yenileme bizi öldüren şeyi;
ardına düşme artık aldatıcı, özlemli düşüncenin,
sağlam, kesin olanını izle, bizi iyi sona götürecek olan.
Cennet’i arayalım, hiçbir şey zevk vermiyorsa
burada bize; açıkça gördük çünkü güzelliğin,
ölü ya da diri, bizi yoksun bırakacağını huzurdan.
274
Datemi i pace, o duri miei pensieri!
Huzur verin bana, ey acımasız düşüncelerim!
Yetmiyor mu Aşk, Talih ve Ölüm’ün
kuşatması çevremi ve kapılarımı,
içimde başka düşman bulmaya gerek kalmadan?
Ve sen, kalbim, ne idiysen o musun hâlâ?
Yalnız bana sadakatsiz, barındırıp
acımasız hafiyeleri, ittifak ediyorsun düşmanlanımla, onca çevik ve hızlı.
Sende sergiliyor Aşk gizli iletilerini,
sende açığa vuruyor Talih her gösterişini,
ve Ölüm anısını o vuruşun,
benden kalanı yok edecek olan,
sende hatayı kuşanıyor huzursuz düşüncelerim:
bu yüzden, yalnız seni suçluyorum her derdim için.
275
Occhi miei, oscurato è ‘l nostro sole
Gözlerim, karardı güneşimiz,
daha doğrusu Cennet’e yükseldi ve orada parıldıyor,
orada göreceğiz onu yeniden, orada bekliyor bizi
ve belki acı çekiyor gecikmemizden.
Kulaklarım, melek sözleri yankılanıyor
bir yerde, daha iyi anlayan birinin var olduğu.
Ayaklarım, gücünüz erişmiyor
sizi hareket ettiren güzelin olduğu yere.
Öyleyse niçin savaşıyorsunuz benimle?
Nedeni ben değilim artık göremiyorsanız onu, duyamıyorsanız, bulamıyorsanız yeryüzünde.
Ölüm’ü suçlayın; daha doğrusu hamdedin O bağlayıp çözene ve bir anda açıp kapayana, ve ağlayıştan sonra kişiyi mutlu edebilene.
Francesco Petrarca
Çeviri: Kemal Atakay