erdemli insanlar nasıl sessizce göçüp gider,
ve ruhlarına,’hadi bakalım!’ diye fısıldarlarsa;
kederli dostlarından bir kısmı”işte nefes durdu” der,
“hayır daha değil.”derken bir kısmı da;
tıpkı öyle eriyelim biz de, sessizce;
sel gibi gözyaşları, fırtınalı iç çekişler olmasın.
mutluluğumuza saygısızlık etmeyelim bence,
inancı tam olmayanlara aşkımızı açmayalım sakın.
zarar ve korku getirir yerküre sarsıntısı;
nedir, ne oldu diye herkes sorar durur;
oysa gökkürelerin sarsılması
çok daha büyük ama zararsız olur.
ayın altındaki aşıkların basit aşkı da işte
(ki özü bedendir) ayrılığa dayanamaz;
çünkü uzak düşerler aşkı oluşturan ögeler de
bedenler birbirinden ayrılır ayrılmaz.
oysa, öyle arıtılmış bir aşkımız var ki bizim,
nasıl bir şey, biz bile bilmeiyoruz;
öyle bir güvenimiz var ki aklına birbirimizin,
gözler, dudaklar, eller uzaktaymış, aldırmıyoruz.
ruhlarımız da aslında tek olduğundan,
ayrılmaz asla, ben gidince şimdi;
uzar gider yalnızca, hiç kopmadan;
hava inceliğinde dövülmüş altın gibi.
bir değil iki olsalar da, aynı,
sağlam bir pergelin iki ayağı gibidirler;
senin ruhun, sabit ayak yani,
hiç oynamaz, öteki kımıldamazsa eğer.
seninki merkezde durur ama her zaman,
öteki uzaklara giderse de.
eğilip kulak kabartır ardından,
ve o döndüğünde doğrulur yine.
işte böyle olacaksın benim için de sen:
öteki ayak gibi, ben ayrılıp gitsem de,
sen sağlam durdukça, şaşmayacak dairem;
başladığı yerde bitecek her seferinde.
John Donne
Çeviren: Bülent R. Bozkurt