RSS

Etiket arşivi: Veysel Çolak

Yalnızlığın Sesi

Bir küflü gece. Haydi aldatılalım
kalbim hançerinde uyuyor
bir baraj yıkılmış içimizde.

Ömrümüzdeki yırtık yalnızlık bir cehennem
Bağırsa kenti kusacak, bağırsa
kendi sesinde boğulacak.

Suçumla oturuyorum. Söz ve yazı utandırıldı
güz benden başladı, benimle yarıştırıldı.
Limanlar çürütüldü martılarını beklesin diye
Beni yanıltan
bir köylünün boyadığı başaktı.

İçimde avcılarından kaçan bir karaca sürüsü
dışımda yaşasam da
aldığım gömlek onları da korudu.

Geri dönmedi bir ömür boyu açılan kalbim
kuşlar dönmedi. Bulutlar ve sonbahar değişti ama
aşk eskimedi, beklemek eskimedi
özlemek eskimedi hiç.

O günden beri bir begonya sesi.

Veysel Çolak

 
Yorum yapın

Yazan: 04 Nisan 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Terleten Kelimeler

Kalabalık bir aşk bu, ortasından bir halk geçiyor
başlatarak kentleri alacakaranlıktan. Ama konumuz gökyüzü
eski bir uygarlık gibi insan. Çağ denilen morg zamanı.
Şimdi bu uykudan ayrılsam; yaşatan yanılgılar
küflü bir tarih, anıları yoran fotoğrafın arabı
duygusal kaçak tütün. Buluşur acılar değişiriz
yanlışımız aşk, konumuz bir kaçağın korkusu
oturur bir yangının dibine, terli sözcükler düşünürüz.

Kalabalık bir aşk bu, ortasından bir halk geçiyor
Yanağı karanfil bir annemi sevmiştim küçükken
alanlar kucakladı onun yerine, çocuklara büyüdük
hep öğrenciydik. Lisede şiir defteri, fakültede slogan
ölümle selamlaşırdık caddelere çıkarak.
Bütün camlarda akan kanın buğusu, özlemin koyu gölgesi

şimdi yalnız bir güvercin annem, daha çok bir kemençe sesi
Yanılgımız aşk, bir halkın yüzünden siliniyor
hızlanıyor hayat, savruluyoruz, dağılıyor yeryüzü.

Denizdeki son yunus da ölüyor. Çalılıkta bir iki serçe
öksürerek ötüyor. Tüccar, işçilere bir günü kırdırıyor
kovalıyor beni yaşadıklarım, o bahar yorgunluğu
bulduğum anlamsızlık, arkadaşlarımın keskin yanılgıları.

Yanlışımız aşk, tam ortasından bir halk geçiyor.

Veysel Çolak


 
Yorum yapın

Yazan: 08 Şubat 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Giz

Hızla çıktım içinizden, deriniz oldum
yüzünüz gibi değişe değişe maskeler edinen
eskiler edinirken bir Akdeniz günlüğü
suya yazıldığı için sönen ateşten sevgililer…
Kanım bitti, ayrıldım kendimden. Buluştum
nedense korku ve merak, birdenbire karanlık.
Ayrıldım kendimden, anladım tenin verdiği sözü
sonra uzaklıklar ve gökyüzü
mağaralar, yukarı Fırat kolu
kaos ve delta…
Vuruldum, bütün şairlerde ihaneti gördüm
büyük yalanı. Bildim her günün sıkılmak olduğunu
bildim bir ölüm unutmadı doğacak olanı.
Hızla çıktım içinizden, deriniz oldum
eskittiniz birbirinize sürte sürte beni
bölündüm, kimse bilmiyor o kocaman yalnızlıkta
dili kesiktim, bir azınlıktım kendime

Veysel Çolak

 
Yorum yapın

Yazan: 08 Şubat 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Birlikte Yalnızlıklar

Varlığın bir saldırma değilse yorulursun ölmekten
yaşamak dediğin anlamlı bir sıkıntı
ve yıkılmak elbette bir çocuk hırpalanınca

Hep alıngandır ağzındaki şarkılar
bir sabah yaz gümbürtüyle biter, böyle başlar uzaklık
söylenerek anlamaya başlarsın her sağanağı.

Şımarık kiraz ayı, yanında ipek bulundurur
sesin uzun olsun. Yoksa duygular kırışır
bir pusu gibi kurarlar seni.

Soyunuksun hayata. Gelmek gibi gidersin
aşk içinde biriktirirler seni. Aşk!
Yepyeni bir kalkışma. Kendini bu sıtmaya bağışla
buluşturan gökyüzünden.

Eteklerin şehla ama sen derinsin sevgilim
son yağmurda kuşlarını hızlandır.
Aşkla soğutulmuş gecelerdesin,
suya iniyor aklındaki geyikler
yaran durmadan açılıyor
ve oldukça gürültülü kapital

Bir elmadasın, çekirdeğin daha içerde.

Veysel Çolak

 
Yorum yapın

Yazan: 08 Şubat 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Kalkışma

Ansızın bir kanama olmalı beni düşünmen
bir zamanlar vardın sen
şimdi kemiren bir yanılsama.

Mevsimler gelip geçiyor
hızla dökülüyor günler
değişiyorsun usulca ve kendini aldatan
bugünü anlamsız kılan yalan
arkası yarın korkular
öpüşen iki çığlık ağzımda
ben derimi yüzdüm sen soyunurken.

İstedim ki karanfiller birden sana kanasın.

Kaldığınız yerden başlayalım kırılmaya
bu kendinde kayboluş
ellerinin içine uzaması
kocaman bir uzaklık ne varsa yaşanılan.

Kaleminin ucunda fışkıran anlam
sen yazdıkça silinmiş olmalı.

Linç başladı, bir ölü aramızda
masalarda insan denilen boşluk
ten pazarı, yanın yüzlü kadınlar
uzak öfke, sonra parmakların dalgın
sonra uz ayıp giden hüzün
sonra ölüm yer değiştirirken
senin göğsünde yeni bir yangın
benimkinde kar fırtınası.

Bugüne iki güneş koyalım
ne zaman aransa yüzünü bulsun elim
ayağım takılsın o yürek çarpıntısına
itildim, devriliyorum; ama az öncesinde kırıldı dal
sevgili yok, anlat o çatlatan boşluğu
kent plastik, insan yavan

bir nehir beklesin yatağını
buluşur fırtınayla biteriz.

Kül olduktan sonra anlarız ikimiz de ateşi.

Veysel Çolak
Yom, Ocak-Şubat 2004

 
Yorum yapın

Yazan: 06 Aralık 2012 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler: