RSS

Etiket arşivi: Rıfat Ilgaz

Ulan sizin gibiler yüzünden anamın yüzüne bakamaz oldum, adımız işsize çıktı memlekette

Sait’i en çok üzen şey, ne yalnızlıktı, ne de bireycilik bunalımı. Sait’in en üzüldüğü, annesinin kendisine işsiz adam gözüyle bakması korkusuydu. Zaman zaman sorardı bana:

“Yahu şu kadar yazı yazıyorum, bana işsiz denebilir mi? 

Sait’in cimrilikle suçlanmasının nedeni, annesine para için başvurma zorunda kalması korkusuydu. Onun bu durumu zaman zaman para konularını deşmeye kadar giderdi.

Bir yazar, yazı parasıyla geçinebilmeliydi.

Bir gün ikimiz Orman Birahanesi’nin önünden geçerken, Şerif Hulusi dışarı çıkarak bizi masasına çağırdı. Ne içeceğimizi sorduktan sonra:

“Dergi çıkarıyorum!”dedi. “Siz de yazı vereceksiniz!”

Sait’in yüzü allak bullak olmuştu. Hiç öfkelenecek bir şey yoktu ortada ama, kızmıştı işte.

“Matbaa buldun mu?“dedi, gözlerini açarak.

“Buldum!”

“Kağıt alacak paran?”

“Hepsi tamam.”

“Yazarlara vermek içinde para ayırdın mı?”

“Ne parası yahu? Size de para mı vereceğim?”

Sait birden ayağa kalktı:

“Para vermezsen nah alırsın benden yazıyı! Yürü Rıfat gidelim…”

“Dur yahu” dedim ben,

“Ben belki parasız yazarım .”

Ters ters yüzüme baktı:

“O isterse yazsın, ama ben yazmam! ”

Kapıya kadar gitti. Ben halâ biramı İçiyordum. Orada bir süre dikildi. Gelip geçenlere baktı camdan. Sonra geldi yerine oturdu.Bıraktığı birasını içerken :

“Ulan sizin gibiler yüzünden anamın yüzüne bakamaz oldum, adımız işsize çıktı memlekette.”

Rıfat Ilgaz

Ankara’dan gelen bir kız arkadaşı ucuz tarafından gezdirmek için Burgaz’a götürmüştüm. Uçtaki burunda, gazinoda, remi oynarken, elimizle koymuş gibi bulduk Sait’i.

Bir süre oturduktan sonra:

“Hadi şöyle bir dolaşalım” deyip yürümeye başladık.

Tepelere doğru vurduk.

Üçümüz yanyana giderken Sait birden durdu. Bir süre ayakta bir şeyi izledi. Sonra çöktü.

“Nedir o?” diye sordum.

“Bokböceği… ”

Eline de bir çöp almış, böcekle şakalaşıyordu. Geldik başına dikildik,biz de bakmaya başladık. Ama o bizi unutmuştu. Elindeki çomakla böceğin topunu almış, o yuvarlıyordu.

Kız, bütün bunlara bir türlü anlam veremiyordu.

Kızcağız Sait’in gözlemciliğinden kurtulamadı. Biraz sonra da gözlemciliğine o kurban gitti. Akşama doğru denize girmiştik. Kız yüzmeyi ikimizden daha iyi bildiği için adamakıllı açılmıştı. Biz kıyıda Sait’le konuşuyorduk.”Nasıl buldun arkadaşı mı?” diye sordum.

“İyi, güzel ama”dedi, “Ayağının her parmağında bir nasır!”

Rıfat Ilgaz

 

 

Etiketler: ,

Yedicanlı Olmak

Arada bir düşündüğüm oluyor:
Var mıyım, yok muyum ben de,
Bu yeryüzünde?

Baki Hoca’mızın söylediği gibi
Kabuğumdan sıyrılıp
Hakka yönelmediğime göre henüz
Sedef-i şerifimin içindeyim demektir
Yaşayıp gidiyorum, sizin anlayacağınız!

Nasıl mı yaşıyorum?
Bu da mı sorun!
Yaşıyorum ya siz ona bakın!
Gençken bir şiirimde,
“İş doğmakta değil!” demiştim,
“Gelmişken yaşamakta!”

Dekart gibi düşünüp
Dekart gibi konuşursam eğer:
“Yaşıyorum…” Eee şu halde?
Canım anlayıverin gerisini,
Hiç kuşkunuz olmasın ki, “Varım!”
Onun gibi de değil, açıkçası
Ben var olmak için yaşıyorum.
Bırakın düpedüz yaşamayı
Yaşamak için geceli gündüzlü
Direniyorum üstelik!

Çare yok,
Tüm acılara direneceksin önce
Daha çok,
Acınmalara direneceksin, iki,
Yokluğa, yoksunluğa… Üüüç!
Güler yüz göstermeyeceksin
Yüzüne gülenlere, dört!

En önemlisi
Ezenlere karşı direneceksin, beş!
Ezilenlerin yanıp yakınmalarına!
Etti mi altı!
Yedincisi mi, can yoldaşım,
Övgülere direneceksin,
Seni göklere çıkaran övgülere!
Ayakların bir kesildi mi yerden
İşte asıl o zaman,
Sedef-i şerifini terkettin demektir!

Kolay değil, yaşamak!
Saati geldi mi, can yoldaşım,
Canını dişine takıp
Soluk almak için bile direneceksin!

Rıfat Ilgazyasama-sanati

 
Yorum yapın

Yazan: 11 Mayıs 2017 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Ne Diyebilirsin!

Geç vakit işten çıkarsın,
İki satır konuşmak için
hasretsin bir ahbap yüzüne,
bıçak açmaz dostların ağzını
değirmenci su derdinde…
Yorgunluğu çıkarmak istersin
bir koltuk meyhanesinde,
kesen elvermez,
ne yaparsın, gün o gün değil…
Bir kahveye sokarsın başını,
dolaşamazsın ya böyle soğukta…
Temiz bir kahve çeker canın,
mis gibi nohut gelir burnuna,
sen eski tiryaki, gel de iç bakalım!
Duramazsın okumadan yeni haberleri,
gazeteler emeklilerin elinde…
Vakti gelir radyo açılır,
dinle dinleyebilirsen!
Erkek müşteriler uğrar meyhane dönüşü,
bir sözle kestirip ajansı
plakla Urfa havası çaldırır,
ne diyebilirsin,
paraya geçer hükmün!
Girecek değilsin ya belaya
tutarsın erkenden evin yolunu;
hem altıda kalkacak adamın
işi ne, kahve köşelerinde!

Rıfat Ilgazistanbul-sahil-kahveleri

 
Yorum yapın

Yazan: 11 Mayıs 2017 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Gidişini Anlatıyorum

Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
Saçlarını, gözlerini, ellerini
Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
Her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
Termometrede yükselen çizgi çizgi
Kim bilir nerelerde soğuyorsun

Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
İnsan insan bakan gözbebeklerin
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder

Ne gelirse onlardan gelir bana
Çalışma gücü yaşama direnci
Mutluluk gibi kazanılması zor
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay

Bir açarsın ki mutluyum
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş

Rıfat Ilgazgidisini-anlatiyorum

 
Yorum yapın

Yazan: 11 Mayıs 2017 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Son Şiirim Olabilir

Elim eline değsin…
Isıtayım üşüdüyse,
Boşa gitmesin son sıcaklığım!

19 – X1- 1991
Rıfat Ilgazson-siirim-olabilir

 
Yorum yapın

Yazan: 08 Temmuz 2016 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler: