RSS

Etiket arşivi: Erik Stinus

Göçmen Kuşlar İlkyaz

Kadınsın sen
Göğsünde fundalık çiçekleri
Alnında, yeni açmış çiçeklerden bir sis.
Rüzgardan bir ata binmiş de
uçuyorsun unutulmuş ülkeme doğru
bir başkasının boynuna dolanmış kolun
        Oynaşım
yolculuğu yurt etmişsin kendine.
Öpüşlerin bir yara, bir dans
arp eşliğinde
kiliseli tepelerde şeytanın çaldığı

ve uzun zaman titreyen kara toprak
evrende kimsesiz bir evin önünden
geçip gittikten sonra atlı ordular.

Erik Stinus

 
 

Etiketler:

Ders, Kasım Öğle Sonrası

Mürşitten müridine:

Bugün en küçük notaları bulacağız,
kağıtta bulunmayanları
fakat sestekileri, teldekileri,
havadakini, saçtakini, kulaktakini
ve dinleyen yürektekini.
Büyüteç ve bıçakla gelme,
solarlar büyük gözlerinin görüntüsünde,
ölürler onları kestiğinde.

Sessiz ol. Sessiz ol.

Evet, biraz çalgı çalabilirsin
istersen şarkı da söyle,
dışarıdaki ağaçların arkasındaki biri için
çalıp söyle,
bu ya da başka bir ırmak kıyısında
kapalı ya da ışığı sönük evde.
Yukarı bakman gerekmez,
ama dinle,
dinle ışığı.

Oradalar işte.

Erik Stinus
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

 
Yorum yapın

Yazan: 09 Aralık 2012 in Çeviri Şiirler, Şiir

 

Etiketler:

Sevgilim, Sözcükler ve Sonsuzluk

Bir başkasını dünyanın bir ucuna dek izleyeceğimizi
söylemek biraz abartılı değil midir?
Varsayalım ki dünya sonsuzdur ve o bir başkası
bizden önce yoruldu.
Ve varsayalım ki yağmaktadır yağmur ve dolu!

Hem sonsuzluğu yansıtan hem de kökleri onda olan
derin dağ gölleri gibi olduğunu söylemek
bir başkasının gözlerinin, biraz abartılı değil midir?
Düşün ki hem de yarın ağırca asılı durursa bulutlar
yüce dağlar üstünde, ve çamur fışkırırsa derinliklerden!

Ne bir gülün, ne bir atın, ne bir tarlanın, ne de başka
bir insanın güzelliklerinin benim güzelliklerim gibi
asla olmadığını söylerken abarttığını sanmıyor musun?

Dağ göllerinde yüz, dostum, tırman yüce dağlara,
git dünyanın sonuna at sırtında yağmurda ve doluda
ve izin ver saçlarımdan geçen bir meltem gibi
ulaşsın düşüncelerin bana,
kulağımdaki o son uysal ıslığı gibi ardıç kuşunun,
akşam güneşinin yüzümdeki alazı gibi
ve karanlıktan kucağıma düşen
bir yıldız gibi.

Hep abartırız aşk içindeyken.
Sesimin sekiz kentin tapınak çanları gibi
çıktığını söylüyorsun bana.
Yedi deseydin
sanıyorum eğlenirdim söz sanatınla.
Fakat bu konuda bu kadar konuşmak yeter.

Hep beni aradığını söyleyip sürdürüyorsun konuşmayı.
Ya ben? Kimi aradım sanıyorsun dünyanın bir ucunda
yağmurda ve doluda yüce dağlar üstünde
ve sonsuzluğun göllerinde?
İşte buradayız şimdi, dostum, gitme benden,
hemen gitme, hayır hiç gitme …

Erik Stinus

 
 

Etiketler: