1. Ahmet … sen hiç yaşadın mı adından ayrı
dipsiz bir kuyuya atılan yadataşı nasıl
düş kurar uykusunda gizli gizli
eski bir toprağın öyküsüydü
zamana karışan yaşlı gözleri
ve dualı su dökmüşlerdi başlarından aşağı
kesilsin diye çocukların korku nöbeti
2. Kente indiğinde dikelmişti önünde şövalye bıyıkları
testere tekerlekli arabalar geçmişti yaralıların üzerinden
Ahmet … sen hiç yıkandm mı ölünden ayrı
kınsız bir kılıca bulaşan kan nasıl
büyür sevdalarda dudaklardan karınlara
ve sevişemeyecek kadar yorgun kadınlar
ağıtlar yakmışlardı kara yazgılarına
3. Bir masaldan çalınan zehirli yüzük
parmaktan parmağa büyüsünü taşıdıkça
Ahmet … sen hiç utandın mı göğünden ayrı
İnce mumlu rahibe ilahilerinde nasıl
kanatlanır bunca öç bunca acı
ve zulüm adına dikilen heykellerde
unutma tanrıların günahını
Sabahattin Yalkın