RSS

Etiket arşivi: Giosue Carducci

Eski Ağıt

O ağaç, küçücük elini
uzattığın,
güzel kırmızı çiçekli
yeşil nar ağacı,
ıssız sessiz bahçede
yine şimdi yemyeşil,
haziran onu okşarken
ışığı ve ısısıyla.
Sen, kurumuş çatırdayan
ağacımın çiçeği,
sen, ölümlü yaşamın
tek ve son çiçeği,
soğuk topraktasın
kara toprakta;
artık ne güneş seni neşelendirir
ne uyandırır aşk seni

Giosue Carducci

1867 yılının Haziran ayında doğmuş olan, şairin oğlu Dante, üç yaşını doldurduğu tarihten kısa bir süre sonra Kasım 1870’de ölür. Şair, biricik oğlunun ölümünden yaklaşık yedi ay sonra yazdığı bu şiirinde oğluna  yönelerek tesellisi olmayan acısını dile getirir. “Küçücük” elleriyle dokunduğu “güzel, kırmızı çiçekli” nar ağacı yine yeşermiştir “ıssız ve sessiz bahçede”. Haziran ayı “ışığı ve ısısıyla” can vermektedir ağaca. Oysa yıldırım çarpmış ve kurumuş bir ağaca benzeyen şairin, bu boş yaşamdaki “tek ve son çiçeği soğuk” “kara toprakta”dır: ne yazık ki artık onu ne “güneş” neşelendirebilecek ne de “aşk” onu derin uykusundan uyandırabilecektir. Nar ağacının kırmızı ve yeşil renkleri ilkbaharı ve yaşamı simgelerken, toprağın soğuk ve kara rengi kışı ve ölümü anımsatmaktadır.

Kaynak: Carducci’nin Şiirlerindeki Özyaşamsal Unsurlar / Semra Alemdaroğlu
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 41, 1 (2001), 115-128

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Aralık 2013 in Çeviri Şiirler, Şiir

 

Etiketler:

Guido Piva ‘nın ölümü üzerine

Şimdi düşerken kar
kefenin, toprağın, kalplerin üstüne
ve yaşamın boğulmuş sesi
dağılırken soğuk havada,

sen, güzel çocuk, göçüp gidiyorsun;
belki de solgun bulut karşılayacak seni
şuracıkta yalnızlıklarında
akşamın ve dağılıverecek senin gibi narin.
Bizse ılık güneşlerde
yorgun bir arzu ruhları sardığında,
çiçekler açtığında ve
döndüğünde cam gözlü Proserpina,
Bizse, seni düşüneceğiz, delikanlı,
dönmeyecek olan seni. Gümüşsü ay ışığında
nisanda geçecek gözümüzün önünden
sevdiğimiz hayalin bizi selamlayarak.
Giosue Carducci

Çeviri: Semra Alemdaroğlu

 

Etiketler:

Bir sonbahar sabahı istasyonda

Ah bu sokak lambaları, nasıl da izliyor biribirini
ağaçların ardından miskin miskin,
yağmur damlatan dallar arasından
esneyip ışıklarını çamur üzerine yansıtarak.

Acı dolu, keskin, tiz düdüğünü öttürüyor
yakınlarda lokomotif. Kurşun renkli
gökyüzü, sonbahar sabahında
çepeçevre sarıyor bizi devasa bir hayalet gibi.

(…)

Sen de Lidia, dalgın dalgın uzatıyorsun bileti
kesmesi için biletçiye,
daralan zamana bırakıyorsun
güzel yılları, mutlu anları, anıları.

(…)

Çarpılıp kapanan kapılar
sanki hakaret dolu; alay eder gibi son
çağrı hızla kulaklarda çınlayan,
yağmur iri damlalarla dövüyor camları.

Madeni gövdesinden emin canavar
pufluyor, hırıldıyor, sarsılıyor, ateş saçan
gözlerini açıyor; karanlığı kat ediyor dev,
çevreye meydan okuyan bir çığlıkla.

Hareket ediyor acımasız canavar hızlı vagonlarıyla,
uçarcasına alıp götürüyor aşkımı da.
Ah, o güzel tüllü beyaz yüz,
el sallayıp kayboluyor karanlıkta.

Ah, o tatlı yüz pembe beyaz,
o, yıldızlar gibi parlak huzur dolu gözler,
o beyaz pürüzsüz alın,
gür, lüleli saçların çevrelediği.

Titreşiyordu yaşam ılık havada,
yaz yaklaşıyordu bana gülümsediğinde;
haziranda ilkbahar güneşi
pırıl pırıl, mutluydun ben öperken seni

ve kestane renkli ışıl ışıl saçlarının arasındaki
körpe yanağını; güneşten daha güzel
düşlerim, hale gibi,
sarıyordu seni, narin kadınım.

Ve ben yağmur altında, yoğun sis içinde
dönüyorum şimdi; karışmak isterdim yağmura, sise;
yalpa vuruyorum sarhoş gibi, yokluyorum vücudumu:
ben de mi hayaletim yoksa ?

Ah, bu düşen yapraklar, donduruyor içimi,
devamlı, suskun; yüreğimi parçalayarak…
Sanırım, tek ebedi bir kasım
var dünyanın her yerinde.

Ne iyi, yaşamın anlamını yitirenlere,
ne hoş bu gölge, bu sis:
ben isterim, isterim ben de kapılmak
ebediyete dek sürecek bu sise.

Giosue Carducci
Çeviri: Semra Alemdaroğlu

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Aralık 2013 in Çeviri Şiirler, Şiir

 

Etiketler:

Eski Dert

Kırmızı çiçekler açtı
O minicik ellerinle
Eriştiğin nar ağacı.

Gene yeşillendi her yer
Tenha ağaçlıkta şimdi.
Herşeyi canlandırdı Haziran’ın
Aydınlık ve sıcak hediyeleri.

Sen benim ağacımsın
Kurumuş ağacımın çiçeği
Son ve tek ümidi boşuna hayatımın.

Soğuk topraklardasın şimdi
Kara topraklarda, kara toprak.
Sana ne güneşin gezgin sevinci erişir
Ne de aşkın elinden gelir
Seni uyandırmak.

Giosua Carducci
Çeviren: L. Sami Akalın

 
 

Etiketler: