RSS

Etiket arşivi: Adonis

Maddenin Haritalarında İşleyen Şehvet

I

Böyle oldu –
Bıçaklar yağıyor gökten
Beden öne doğru koşuyor, ruh sürükleniyor ardından.

Böyle oldu –
Kafatasının içinde işleyen demircilerin çekiçleri /
Bir dilsizlik ve türlerin yok oluşu, –
Yazmak ideolojik bir asit
Kitaplar ise ıhlamurgiller.

II

Nerede saklayacağım henüz
ölmemiş bayramlarımı?
Nasıl özgürleştireyim dilin kafeslerinde
feryat eden kanatlarımı? Nasıl mesken
edineyim belleğimi? İşte belleğim, su üzerinde
yüzen enkazdan bir körfez.

Hayır, yurdum yok benim
Şiirin gölünde buharlaşan şu bulutlardan başka
Barınağım ol, korunağım ol ey Dâd, hey Dâd – dilim, evim
Nazarlık olarak asıyorum seni bu zamanın boynuna ve
patlatıyorum arzularımı senin adına
Altar olduğun için değil, anne veya baba olduğun için değil
Sende gülmeyi, sende ağlamayı düşlediğimden
İçimdekileri dökmenin
Sana yapışıp titremenin ve kanat çırpmanın hayali
Allah’ın parmaklarından henüz çıkmış bir rüzgârın dövdüğü
pencereler gibi, –

İşte böyle düşünüyorum senin içinde göğün ağzından inip
yerin kadınlık organına üfürülen bir nefese,
Böyle sarıyorum seni ve diyorum ki – yeniden
Yarın denen bedensin sen
Tarihin zarı atılıyor bu bedenin üstünde.

Adonis
Türkçesi: Mehmet Hakkı Suçinbellekteki_mucize

 
 

Etiketler: ,

İlk Söz

bir zamanlar olduğum çocuk, uğradı
bana
yabancı bir yüzle.
bir şey demedi. yürüdük
sessizce birbirimize baktık. adımlarımız
yabancı akan bir nehir.
bir araya getirdi bizi, rüzgarda uçuşan bu kağıtlar adına, kökler
ayrıldık
bir orman yeryüzünün yazdığı ve mevsimlerin suladığı.
ey bir zamanlar olduğum çocuk, yaklaş
bizi birleştiren ne, şimdi,  ve ne diyeceğiz birbirimize?

Adonis
Çeviri: Musa Ağgüncocuklugum

 
1 Yorum

Yazan: 31 Mayıs 2015 in Çeviri Şiirler, Şiir

 

Etiketler:

Gece Seni Saklıyor

bu şuursuz beklemeler yıpratmaya başladı beni
geceler gündüze inat bulaşıyor ellerime camlardan
alnımı dayadığım pencereden dışarıyı seyrediyorum
karanlık kopkoyu bir karanlık sarmış şehri
sirenlerin umursamaz gürültüsü korkutuyor beni
ambulanslar hızlı hızlı seni taşıyormuşcasına huzursuzum
yoksun bulamıyorum seni
en son o gece gördüm seni gözlerine bakmadan gittim
baksam gidemezdim
özlediğimi söylediğimde gülmüştün
söylediğimde özlediğimi gülmüştün
gülmüştün özlediğimi söylediğimde
bu ilk
seni çok sevdim
tıpki seni tekrar bulamıyacağımı anladığımdaki kadar çok sevdim
ambulanslar hala gelip geçiyor
gece devam ediyor
geceyi soluyorum
ciğerlerim simsiyah
deniz kudurmuş geceye saldırır durur
kayalar bastırmaya çalışırken geceyi
tüm kumsal adını haykırıyor rüzgara
rüzgar şehri allak bullak ederek dağlara tırmanıyor
tüm geceyi kaldırıp altına bakıyorum
oralarda yoksun karakızım
neredesin bulamıyorum
geceyi fırlatmaya çalışıyorum olmuyor
kötü bulaşmış şehre gece camlar simsiyah
alnıma simsiyah gece bulaşık
elimin tersiyle terimi siler gibi siliyorum geceyi
çirkin yazılmış elyazısı gibi duruyorum şu dünyanın üzerinde
kimse silipte yani baştan yazmak istemiyor
oysa öyle hasretimki kerelerce defa yazılmaya
kağıt olsam kalem olsam cümle olsam nokta virgül olsam
gelsen
kilometrelerce kilometrelerce hasret dolu şiirler yazsan benimle
kitaplarca dolsam mısralarca ağlasam ellerinde
uyanıyorum ansızın bu şiirsel dünyadan
şehir kapkara karanlık
şiirler okuyup simsiyah boşluğa
seni çağıyorum sesime
bugün yırt bu geceyi baştan sona dolaş tüm şehri
bütün sokak lambalarını yak
bütün kapıları çal herkes uyansın
bir müjde olsun içinde senden birşeyler olsun
bu gece şehir uyumasın
bu karanlık
bu şehir
bu gece
bu son olsun
bu gece bu simsiyah karanlığı yırtan bembeyaz çığlık
bana seni getiren müjde olsun
bu son olsun içinde sen olsun..

Adonis 
 
 

Etiketler:

anlam ormanlarında gezi için rehber

* nedir yol?
toprak adındaki kağıda yazılı
gezginlik manifestosu.

* nedir ağaç?
dalgaları hava olan yeşil göl.

* nedir hava?
bir ruh
bir bedene yerleşmeyi istemeyen.

* nedir ayna?
ikinci bir yüz
ve üçüncü göz.

* nedir mukaddes?
bir maske
eğlenebilmek için müdennesle.

* nedir ölüm?
kadının rahmiyle
yerin rahmi arasında
nakliye arabası.

* nedir gökkuşağı?
bulutun bedeniyle
güneşin bedeni
bir eğimle kucaklaşmış
yerin bedeni üzerinde.

* nedir dalga?
denizin ekranında
çizgi film.

*nedir kıyı?
dalgaların yorgunluğu için yastık.

* nedir yıldız?
en güzel tarafı kapağı olan bir kitap

* nedir yaşlılık?
iki yöne büyüyen bir bitki:
çocukluğun şafağı
ve ölümün gecesine.

* nedir siyah?
güneşe gebe bir rahim.

* nedir akan yıldız?
fırlamış bir ok ki tek hedefi var gerçekleştireceği:
kırılıp ölmek.

* nedir günbatımı?
güneşin bedeninden dökülen ter.

* nedir kasîde?
bir kız çocuk
bitmeyen
bir süt emmek
ile
yaşayan.

* nedir düş?
hayale lâyık olabilmek için
gerçekliğin yükselişi.

* nedir mutluluk?
dilin kıyısındaki bir mezarlıkta
mezar taşı.

* nedir umut?
betimlemek ölümü
hayatın diliyle.

* nedir toprak?
bedenin geleceği.

* nedir önkaranlık?
vedâ hutbesi.

* nedir gözyaşı?
bedenin kaybettiği savaş.

* nedir umutsuzluk?
hayatı ölümün diliyle betimlemek.

* nedir yankı?
yol alışın yıktığı beden-
tükeniyor
tükendi.

* nedir toz?
rüzgârın dengi ve en büyük rakibi.

* nedir yatak?
gece içinde
gece.

* nedir doğa?
görüyü yazmak için
sağgörüdeki dil.

* nedir ufuk?
sınırsızca devingen uzay.

* nedir rastlantı?
farkında olmadan
ellerine düşen
rüzgârın ağacındaki meyve.

* nedir gül?
koparılmak için yetiştirilen baş.

* nedir gerçek?
resmetmek suyun endâmını
ya da ışığın yüzünü.

* nedir gayb?
görmeyi arzuladığımız bir ev
ve nefret ettiğimiz
içinde oturmaktan.

* nedir gök?
daha çıkmadan
kırılan merdiven.

* nedir gece?
bir peçe
güneşin yüzüne taktığı.

* nedir güzellik?
bir biçim ki, onu gördüğünde görürsün
ardındaki sırrı
bazen de ardındaki allahı görürsün.

* nedir anlamsızlık?
hastalık
en yaygın olanı.

* nedir varlık?
daima yeniden
gözden geçirilmeyi gereksinen.

* nedir gerçeklik?
çökeltiler
dilin
ırmağı içre.

* nedir yoksulluk?
yeryüzü üzerinde hareket eden mezar.

* nedir dostluk?
ikinci bir güneş.

* nedir sanı?
muğlaklığın bedenini yoklayan el.

* nedir gece?
yıldızların kitaplarını satan sahaf.

* nedir dua?
sözün suyundan buharlaşan
göksel bulut.

* nedir gözyaşı?
en saf ayna.

* nedir ay?
güneşin sadık hizmetkârı.

* nedir mutlak?
kafadaki hayız.

* nedir çıplaklık?
bedenin fatihası.

* nedir iz?
yürümeyi kesen ayak.

* nedir bellek?
bir ev ki yalnızca
ikameti içindir
kayıp eşyaların.

* nedir şiir?
seferde gemiler ve yoktur limanları.

*nedir yastık?
gecenin merdivenindeki ilk basamak.

* nedir başarısızlık?
ömür gölünde yüzen yosun.

* nedir ömür?
karanlığa doğru
hiç durmayan yolculuk.

* nedir kargaşa?
bir başka düzen gecenin bedeni için.

* nedir hayâl?
gerçekliğin ıtırı.

* nedir tarih?
kör bir davulcu.

* nedir yağmur?
son yolcu
bulut treninden inen.

* nedir yüz?
gözyaşının göçü için en yakın liman.

* nedir gündüz?
güneş ışınlarının en geniş kafesi.

* nedir çöl?
kum falı
okumaktan
bıkmayan
falcı kadın.

*nedir kum?
sürekli okuru tek bir romanın:
rüzgârın.

* nedir sır?
bir kapalı kap
açtığında kırılan.

*nedir bağırış?
sesteki pas.

* nedir toz?
soluk
yerin ciğerinden yükselen.

* nedir parmaklar?
beden okyanuslarının ilk kıyıları.

* nedir kanat?
uzayın kulağında fısıltı.

*nedir kafes?
içi boş doluluk

* nedir keder?
bedenin uzayındaki
önkaranlık.

* nedir şans?
vaktin elindeki zar.

* nedir düş?
bıkmayan bir aç
gerçekliğin kapısını çalmaktan.

*nedir hüzün?
neşe sözlüğünün
yanlışlıkla attığı kelime.

* nedir sürpriz?
bir kuş
kurtulmuş
elinden gerçekliğin.

* nedir vatan?
dilin koltuklarına
uzanan cisim.

*nedir dil?
bir trendir ki
aynı zamanda
yol, yolculuk ve varıştır.

* nedir ırmak?
bir yatak ki, yeryüzü
memelerinin arasına
ya da göbeğinin altına yayar onu.

* nedir bahçe?
bir kadın şair
şiirlerini uyuyarak yazan
ve susarak okuyan.

* nedir merkez?
tüm uçların ucu.

* nedir yakın?
bilgiyi gereksinmeyen
istikrar.

* nedir zaman?
bir giysi
giyip çıkarmadığımız.

* nedir düz çizgi?
görülmeyen
eğik
çizgiler toplamı.

* nedir serap?
bir güneş
kumu giyip
suya benzemeye çalışan.

* nedir su?
ateşin cehennemi.

* nedir göbek?
yolun yarısı
iki cennet
arasında.

* nedir öpücük?
görülen koparılışı
görünmeyen bir meyvenin.

* nedir kaygı?
buruşukluklar
ve kırışıklıklar
damarların ipeğinde.

* nedir mecaz?
kelimelerin göğüslerinde
çırpan kanatlar.

* nedir yaratı?
rastlantının elinde yüzük.

* nedir kucaklaşma?
ikinin üçüncüsü.

* nedir anlam?
anlamsızlığın başı
ve sonu.

Adonis
Çev: İsmail Özdemir

 
 

Etiketler:

beden

bedenin, yolunun gülüdür
aynı anda hem açılıp hem kapanan.

*
hiç hissettin mi sabahın dar geldiğini adımlarına?
öyleyse uyandın demektir
bedenin aşkla dolu olarak.

*
ruhun pınarlarını besleyen
en güzel ve en duru yağmur
bedenin bulutlarından yağan yağmurdur.

*
her sabahın
gizli bir bedeni vardır
sana çocuk kollarını açan.

*
dedi ki (kadın):
beden anlamın başlangıcıdır.

*
ruhun en yakın arkadaşı
ışıktır,
bedenin en yakın arkadaşı
gölge.

*
aşk bir bedendir
en özleyen giysisi gece olan.

*
bedenim kelimelerdir
günlerimin defterlerine dökülür.

*
benden daha yoğun bir şey yok
der beden-
ve bir şey yok daha şeffaf olan

*
dedi ki (kadın):
gündüz bedenin tapınağıdır
ve gece kurban.

*
dedi ki (erkek):
bedeni ara vermez yolculuğuna
bedenimin labirentlerinde.

*
dedi ki(erkek):
beden için şehvet
anadilin kendisidir.

*
dedi ki(kadın):
bedeni beden yazar yalnızca.

*
dedi ki(erkek):
kelimelerin bir uzayı vardır
yetmez cemâline bedenin.

*
beden bir kitaptır
iki yöne okunan-
adan zye
ve zden aya.

*
günler-
bedenin ovalarında koşuşan kısraklar.

*
düşleri bedeni üzerinde kuşlardır kanat çırpan
ve fısıldayan: dardır bu uzay, diye.

*
bazen,
şiire beden rengi vermek için
kelimelerin renklerini siler.

*
henüz,
ölümü ağırlamak için açmadı bedenini
yoksa bu, hâlâ hayatın cahili olduğu için mi?

*
bedenin kitabı
en geniş ve en yüksek uzaydır
arzunun alfabesine.

*
cinsellik bir göbektir
geceyle gündüzü
tek bir beden yapan.

*
akıl birikmedir
bedense başlamak.

*
beden aynı anda,
hem nergistir hem göl.

Adonis
Çev: İsmail Özdemir

 
 

Etiketler: