RSS

Etiket arşivi: Türkan İldeniz

Ufka Damlayan Alınteri

Asıl adın neydi – unutturdun
zaten ben sana hep Abbas diyordum
bir ayağın eşikteyse, tetikteydi diğeri hep.
Evet Abbas, Abbas yolcu
yine hangi iklime böyle – hangi mevsime
bu kez hangi serüvene olacaksın özne.
Çözülüp bin sevdadan
bir mavi uğruna dolaştın her çağı
karanlık sayfalarını kargılayıp, kargışlayıp dünyanın
İNSAN için – yeniden yeniden – İNSAN
durma sefer eyledin, MUT dedin, UMUT dedin
ne çok sevdim seni ben, ah sen bunu hiç bilmedin
boşladın gönül yurdunda ocağı, kucağı.
Gurbetin soykütüğünde yazılıdır adın.
Seyir defteri, zirve defteri
kaçıncı bu, kaçıncı cilt Abbas
UFKA DAMLAYAN ALINTERİ
Çölde ARUZ yürürsün, kervanın kumda KUMA
– müstef’ilün failan –
her sahrada bir vaha bulursun mutlaka ama
bulunduğun her yer sana uzak…
Böyle gidip gidip nice – sonra ki eyvah
yine aynı noktaya varmak
ve görmek işte : barış çubuğunun bir ucu silah
tanımla – yorumla – anlatımla olmaz
hüsranı yaşayan anlar ancak.
Acının ve gecenin rengi siyah
diye yolları astarlama ömrüne
siyaha inat – kendi içinde değilse
nerde aradığın SABAH…

Türkan İldeniz

 
Yorum yapın

Yazan: 24 Eylül 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Beyaza Dönsün Diye Devran

Yanlış susuyorsun – gözlerin ağıt –
maviye bak.
Bir bugün mü , başında bunca bela.

Hatırla ,
bulut değildi , umut hiç değil
üstümüze abanan – isli duman.
Biz ki milattan önce , milattan sonra
acı kara yıllar devşirdik sabırla
beyaza dönsün diye devran.
Kimi zaman bir çığlıkla çıktık , çığ altından
bir çığlıkla yıktık surları kimi zaman.
Biz ki nice tuzaklardan , sunaklardan
korlardan , korsanlardan kurtulan
kurban.

Yanlış susuyorsun – gözlerin ağıt –
maviye bak.

Sesin gökyüzüne akan ulu bir çavlan
susma , zamanın durağı yok.
yok tarihin molası.
Bırak sesin gökyüzüne aksın , yıkasın yıldızları.
Kapama şarkını , şarkını kapama
durma öyle kendine uzak.

Yanlış susuyorsun – gözlerin ağıt –
maviye bak.

Değer kıyımlarına en soylu yanıt
şarkıyla
güneşe köprü kurmak.

Türkan İldeniz

 
Yorum yapın

Yazan: 09 Temmuz 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Gecedir

gecedir
durdum ortasında hüznün

yağmur mermi gibi iniyor sabrıma
bu dar havadan bıktım artık

yoluma mayın ekerek giden aralık
yatmış pusuya

Ocak sapa kaldı
yamacından geçtim şubatın da

gecedir

yumruğum kendi avcuma

öylesine sürüldü ki yüreğim buzullara
öğrendim ateş yakmasını suda

o hırçın nehir
köprüleri yıkmış
bahar karşı kıyıda

gün olur bir şiir açar
gökyüzü büyür
tat gelir acıya.

Türkan İldeniz
 
Yorum yapın

Yazan: 11 Nisan 2013 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Gelme Sakın Perişan Olacağım

Öfkemin gülleridir, yağmura döner yüzünü
küsüp senin güneşine
İçilecek bir kadeh schnaps¬¥unu
yarım bıraktım
Gelme.

Gölgeni yıkma yoluma
bocalıyorum
Kasırgalar yaratma öyle çılgınca
Korkulu soluklarda geniş olmak kim
Yaşadıkça yaklaşırım sandım – oysa
suyun ateşle uyumsuzluğu gibisin
Kopabilir desem en ince yerinde
Geçmişe uyanan gözlerinin
Ateş gemilerini bir bu ürkütür
Şimdi uzaktan gülüp geçtiğim

Şimdi
uzaktan
gülüp geçtiğim
Ne mi çıkar güneş tutulmasından
Nasıl mı çocukluğum
Ben o zamanlar da böyle üşürdüm
Evlerde katı yönetimli kuklalar
çatışmalara hazırlar saygımı
Beklediğim günlere daha ne kadar
Anlatılmaz umutlara merhaba
Hatırlatma bütün onları ve onları
Benzer benim çektiklerim
Peygamber Yusufa

Bir anda çağrışımlar yok edince zamanı
Uzaklaştıkça ölçülere vurması kolaylaşan
Nasıl mı çocukluğum
Geçti mi çocukluğum
Çocukluğum mu – hiç yaşamadığım
Bırakır her yerde kendini hüzne
Unutmak pazarında en pahalı
Buyruklar – buyruklar – buyruklar
buyruklar – itirazsız – hep baş üzre
Düşünmekti ezen gözlerimi yük
yanlıştı yanlış şu benim korkularım
ürkerek birer mum gibi
yöresi sönük.

Ve bir gün
yürüdüğünü her şeyin
Ve bir gün
eh işte nasılsa
korkularımı bilinçle kovdum
Dur dediler dinlemedim
Koştum
İsyanım onlara oh ola.

Belki özüm orda diye
İlle de İstanbul dersen
Hırçın bir deniz bulacaksın kıyıda
Sonra çok bunalıma itecek seni
karanlığa kurşunla yazılan teoriler
ve gölgelerin saygısız büyüklüğü
aslına oranla
Gerekirse açıp bütün köprüleri
Yılma, yüklen şiirlere
Gücün Kartaca.

Kesin ayrılıklara yeni çiçek serpmek
en duygulu serüveni yaşarken
güneşi güldürse de arada bir
buzulları çözmeye yetmez
Ağusunu yüreğime akıtan aşkından
yeni kavuştum kendime
yine ayırma
Geçitlerde yol vermez yabanlar
Derim ki kimse aramadı böylesine
kendini bulmak için
benim kadar.

Benim kadar hiç kimse
öyle ülke ülke dolaşıp…
Uzun da olsa yollar ne çıkar
sabrımı almışım yedeğime
Ne çıkar uzatsa anılar
ahtapot kollarını
Varsayıp her şeyi hiçbir şeye
Giderim doğacak günlere.

Sen yine eskiden olduğu gibi
Zenci mızrakları havayı yırtarken
Tam tamına katıksız
Malraux¬¥yu mu okuyorsun akşam üzerleri
Bağ bozumu türküler yakılan
o sancılı günlerinde dört mevsim
– Hayli yakın eskidikçe onlar bana –
Ateşleri yak da öyle oku
Çünkü fenerini elinden alıyorlar
Diyojenin.

Geciken bir şey var güz sularında
Bilmesem bahar belki diyeceğim
Artık hiç olmadık yerlerdeyim senden uzak
Söyleyemeden o çok ezberlediğimi
Düşüncenin yorulduğu yerden
Acıyla bıraktığım o köşeye
yeniden dönmek mi
İstemem bırak
– Çoğalan acılara yeni direnç nerede –
Oz şiirlerin Tanrısal havasında
Gelmesin eski aşklar
Yeni saltanatıyla.

Gelme sakın perişan olacağım.

Türkan İldeniz
 
Yorum yapın

Yazan: 05 Temmuz 2012 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Taşra Kızının Deliceleri

gözlerim seni görünce güzel
saçlarım senin için uzun
tenim seninle sıcak böyle

sakınmaklar gereksiz bunu yeni anladım
kırıp dikenli telleri geldim yanına

dört tarafımda elle tutulan karanlıktı -bilirsin
raylarca uzuyordu yalnızlığım
körkandil kısır anlayışlara
bir kinim vardı, zamanın eritemeyeceği
bir sancım vardı öylesine belirgin
yokluğun özlü çıbandı sanki
duramadım

duramadım dayanılmaz isteklere
bütün bağlardan kurtulup bir an
gözlerinin büyüsüne geldim
ellerinin ateşine
yak beni

sen uykusun vazgeçilmiyorsun
seni kendim kadar seviyorum
günlerden bir gün duysam da acısını
beni ilk öpenin sen olmasını istiyorum
beni ilk öpenin sen olmasını

Türkan İldeniz

 
Yorum yapın

Yazan: 20 Haziran 2012 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler: