RSS

Annesi Yok Akşamın

19 Nis

1.

Kararsız bir yağmurun sıkıntısı desem değil,
bir başka şey bu, ama ne. Tanımlamak gerekirse, ezberini unutmuş bir çocuğun
alnından öpen
hüzün.

Aşka dair onca hikayeden sonra adı hakikat konulan
sevgili.
Kalbimin ayazında üşüyen
yıpranmış bir hatıra olsan da şimdi
bak bu yağmurdan bir sicime dizilen kolye,
gözyaşlarımdan yapıldı.

Kendimle konuştukça ikiye bölünen ben, ben bensem
bendeki öteki kim.
Kendine saklamak sırları, örtmek yaraları,
Ah! silahlı dolaşmak arasında dostların.

Annesiz çocuk kedileri kapıma bırakıp kaçan sokak,
girip otursan,
yaslansam dizlerine
konuşsak.

Akşamın geceye değen teninde bir ürperti. Akşam ki
gökyüzüne yazdığı bir şiirdir kanatlarıyla kuşların

annesi yok akşamın.

2.

Akşamın geceye değen teninde bir ürperti. Akşam ki
gökyüzüne yazdığı bir şiirdir kanatlarıyla kuşların.
Kime hayrım dokunduysa bir düşman edinen ben,
bir imlâ hatası kadar masum ve suçluyum.
Hayallerimi seyrettiğim aynadan
yüzüme vururken ışık
-Kahramanı olabildim diyorum hayatımın.

Hayatın ters yüz edilmiş hali olmalı ölüm. Yani
korkulacak birşey yok, sessizlik sadece, sessizlik
ve sessizce kucaklaşmak
börtü böcekle.

Ben yolun bittiği yerde yolu kendinde bulan yalnız,
varılamayan yakın. Ve artık varsam da olur
karanlıklar şehrine
elimde kimsesi kalmamış ölüler için
hayattan toplanmış çiçeklerle.

Akşamın geceye değen teninde bir ürperti. Akşam ki
gökyüzüne yazdığı bir şiirdir kanatlarıyla kuşların

annesi yok akşamın.

3.

Yağmurda karar kılan son yazın kasveti çöktü şehre
akşamla tamamlanır artık evler,
eksilirken bir şeyler içimizde.

Ben tamamlanmak istemeyen eksik,
kaybetmeyi kabullenmiş mağrur.
Gölgesi ömrümün üstüne düşen,
artık hiçbir şeyim olan reddettiğim suret,
ne zaman sesine bir şefkat tonu verip
seslense
köprüleri yıkılmış bir nehrin karşı kıyısından
sessizlik birdenbire.

Yüzünü akşamın göğsüne gömmüş bir bulut,
incecik ağladı penceremde
serinlik birdenbire.

Ey! ruhumun benzeri. Kalbimde kabul gören akşam.
Beni kendine çek ve ruhumu kucakla,
-bu sulara bırakılan bedende üşüyen ruhumu-
ruhumda huzur bulan hüznü kucakla
yüzü avuçlarında üzgün çocukluğumu.

Akşamın geceye değen teninde bir ürperti. Akşam ki
gökyüzüne yazdığı bir şiirdir kanatlarıyla kuşların

annesi yok akşamın.

4.

İçine ağlayan içli bir çocuk gibi incecik bir yağmurla
indi akşam.
İşte unutuldu sanılan eksik kayıp ne varsa
bir bütünde yerini bulan parçalar
artık anlamını kaybetmiş, aramaktan vazgeçilmiş
yanıtlar.

Söz bitti. Annem öldü. Saklanacak karanlığım kalmadı.
Alın yalnızlığımı örtün üstüne,
artık üşümem akşamları.

Bir ağaç düşünün ki; terk edilmiş olsun yalnızlığına
uçurum kenarında
eğik, cılız,
tutunamadı dallarıma.

Ah! haksız yere hırpalanmış sahipsiz çocukluğum.
Birer deniz feneriyken karanlıkta anneler
fırtınada kaybolan bir gemiydi henüz zaman
fırtınada bir gemi,
bir gemi kâğıttan.

İçine ağlayan içli bir çocuk gibi incecik bir yağmurla
indi akşam.
Saklanacak karanlığım kalmadı. Söz bitti. Annem öldü.
Alın yalnızlığımı örtün üstüne,
artık üşümem akşamları.

Akşamın geceye değen teninde bir ürperti. Akşam ki
gökyüzüne yazdığı bir şiirdir kanatlarıyla kuşların

annesi yok akşamın.

Oya Uysal

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Nisan 2012 in Türk Şiiri, Şiir

 

Etiketler:

Yorumlar kapalı.